Şefkat ve merhamet, sevgi dolu bir kalpten gelir. Şefkat, ihtiyaç içinde olduğunu gördüğümüz kişilere değer vermektir. Şefkat, kalpleri harekete geçirir. Aynı zamanda bir gün yardıma ihtiyaç duyduğumuzda şefkatli bir yürek, bizi ziyaret edecektir. Şefkat, bizi merkezinde durduğumuz kendi dünyamızdan çıkarıp, başkalarını önemseyen daha geniş bir bakışa götürür.
İsa, yeryüzünde yaşarken şefkatle davrandı. Şefkat, O’nu hastaları iyileştirmeye ve kötü ruhları kovmaya iten şeydi. İsa, O’nun öğretisini işitmek için toplanan aç kalabalıkları doyururken, şefkat gösterdi. Yeşaya 30:18, Rab’in bize karşı çok lütufkar olduğunu ve şefkat göstermek için harekete geçeceğini söyler. O bir Tanrı’dır ve O’ndan özlemle beklediğimiz şefkati bize verecektir.
Yeşaya’daki birçok ayet Tanrı’nın merhametini anlatır. Yeşaya 49:10 “Acıkmayacak, susamayacaklar, kavurucu sıcak ve güneş çarpmayacak onları. Çünkü onlara merhamet eden kendilerine yol gösterecek Ve onları pınarlara götürecek.” der. Uzak olmayan ama ihtiyaçlarımızla ilgilenen bir Tanrımız var. Yeşaya 49:13’teyse “Ey gökler, sevinçle haykırın, neşeyle coş, ey yeryüzü! Ey dağlar, sevinç çığlıklarına katılın, Çünkü RAB halkını avutacak, ezilene merhamet gösterecek.” der. O, çocuklarını gerçekten seven bir Babadır.
Başkalarına duyulan merhamet, şefkatten doğar. Merhamet, hak etmeyeni bile bağışlar. Birileri yanlış yaptığında, merhamet hatalarının hesabını tutmaz. Merhamet borçluya özgürlük verir. Öğrencileri İsa’ya nasıl dua edeceklerini sorduğunda, İsa bu konuyu ele aldı. Öğrencilere onlara borçlu olanları affetmelerini buyurdu; böylece onların da borçları affedilebilecekti. Bu yüzden biz merhamet gösterdiğimizde, Tanrı da merhamet gösterir.
İsa, yeryüzündeyken bize bıraktığı örnekteki gibi, başkalarına şefkat ve merhamet göstermemiz çok önemlidir. Bu sadece Tanrı’nın kalbini bize göstermez, şefkat ve merhamet ekmekle aynı zamanda tüm bu şefkat ve merhameti kendi yaşamlarımız için elde etmeyi ümitle bekleyebiliriz.