Tanrı Gücümüzdür

Daha fazla güç için ne sıklıkta dua ediyoruz? Yaşam bazen zor olabilir ve bu fiziksel, duygusal, ruhsal gücümüzü etkiler. Ama size iyi haberim var. Tanrı kendisine ait olan bizlere gücümüz olacağına dair söz verdi. Mısır’dan Çıkış 15: 2’de bize, “Rab gücüm ve ezgimdir, O kurtardı beni. O’dur Tanrım, Övgüler sunacağım O’na. O’dur babamın Tanrısı, Yücelteceğim O’nu.” der. Eyüp 4: 3’te, “Evet, pek çoklarına sen ders verdin, Zayıf elleri güçlendirdin,” der.

Her gün Tanrı’yla yürüyüp O’nu aramaya başladığımızda O’nun varlığı bizi gençleştirir ve fiziksel bedenlerimizin dahi güçlenmesini sağlar. Yeşeya 40:31, “RAB’be umut bağlayanlarsa taze güce kavuşur, Kanat açıp yükselirler kartallar gibi. Koşar ama zayıf düşmez, Yürür ama yorulmazlar.” der.” Bu O’nun bize olan vaadidir. Tanrı’nın huzurunda zaman geçirmemiz çok önemlidir. Hayatımız için O’nun bilgeliğini ve yollarını arayabiliriz. Böylece bu değişim sırasında, bize yürüdüğümüz yolda yeni bir güç sağlayan canlandırıcı nefesini üfleyecektir.

Zor bir dönem geçirdiğimizde, O bizim gücümüz olacaktır. Mezmur 28: 7-8, “RAB benim gücüm, kalkanımdır, O’na yürekten güveniyor ve yardım görüyorum. Yüreğim coşuyor, Ezgilerimle O’na şükrediyorum. RAB halkının gücüdür, Meshettiği kralın zafer kalesidir.” der. Artık devam edemeyeceğimizi hissettiğimiz zaman, Tanrı gerçekten gücümüz olur. Bu zor zamanlardan çıktığımızdaysa O bizi yenileyecektir. 1. Petrus 5:10, “Sizleri Mesih’te sonsuz yüceliğine çağıran ve bütün lütfun kaynağı olan Tanrı’nın kendisi kısa bir süre acı çekmenizden sonra sizi yetkinleştirip pekiştirecek, güçlendirip temellendirecektir.” Mesih’te her zaman umut var. Yaşamın hangi döneminde olursak olalım, gözlerimiz Rabbimiz İsa Mesih’te olmalıdır. O, bizim değişmez Rabbimizdir. O bizim gücümüzdür ve vaatlerini yerine getirendir.

Öz denetim ve Tanrı’nın gücü

Özdenetim, Kutsal Kitapta geçen ruhun meyvelerinden biridir. Özdenetim, kişinin kendi eylemlerini, sözlerini ve kararlarını yönetme yeteneğini ifade eder. İstekler veya arzular üzerinden bilgeliği seçebilmek kendini disiplini ve olgunluğu gösterir. Süleyman’ın Özdeyişleri 25:28, kendini denetleyemeyen kişi yıkılmış sursuz kenti gibi olduğunu söylüyor. Surların olmaması, şehri korunmasız ve savunmasız bırakır. Kendini denetleyemeyen bir yaşam, potansiyel sorunları veya zorlukları davet eden bir yaşamdır.

Kişi nasıl daha fazla öz denetim sahibi olur? Bir yol, uzun vadeli hedefler belirlemektir. Uzun vadeli hedefimizi görebildiğimizde, küçük baştan çıkarmalar, amaçsız olunduğundakiyle aynı güce sahip değildirler. 1.Korintliler 9:25, “Yarışa katılan herkes kendini her yönden denetler. Böyleleri bunu çürüyüp gidecek bir defne tacı kazanmak için yaparlar.bizse hiç çürümeyecek bir taç için yapıyoruz.”

Kendini kontrol etmenin bir başka yolu da her şeyi Rab için yapmaktır. Seçtiğimiz şeyin Tanrı’yı ​​sevindireceğini bilmek, doğru olanı yapmak için bize içsel bir güç verecektir. Romalılar 12:1,“öyleyse kardeşlerim Tanrı’nın merhameti adına size yalvarırım: Bedenlerinizi diri,kutsal,Tanrı’yı hoşnut eden birer kurban olarak sunun. Ruhsal tapınmanız budur.”

Doğru ve pak şeyleri düşünmeyi seçmemiz, büyük resme odaklanmamıza yardımcı olabilir. Filipililer 4: 8 bize neyin gerçek,saygıdeğer,doğru, pak,sevimli,hayranlık uyandıran, erdemli ve övülmeye değer olanı düşünmemizi hatırlatıyor.Olumsuz şeyler üzerinde durmayı reddetmek, odak noktamızı korumamıza yardımcı olabilir.

Kendimizi Tanrı’nın Ruhuna getirirken, kendimizi Tanrı’nın gücüne de açıyoruz. Pavlus, 1 Korintliler 2:4ve5’te şöyle diyor “Sözüm ve bildirim, insan bilgeliğinin ikna edici sözlerine değil, Ruh’un kanıtlayıcı gücüne dayanıyordu. Öyle ki, imanınız insan bilgeliğine değil, Tanrı gücüne dayansın.” Denenme, mücadele ve dikkat dağıtıcı şeylerin üstesinden gelmek için Tanrı’nın gücüne ihtiyacımız var.

Kutsal kitap bize Tanrı’nın gücünde yürümemizi emreder. Efesliler 6:10 “Son olarak Rab’de, O’nun üstün gücüyle güçlenin” Tanrı’nın gücüyle yürüyemezsek özdenetimimiz de yoktur. İkisi birlikte yürür. Muzaffer bir yaşam sürmek, Tanrı’ya teslim olduğumuz, kendimizi kontrol etmeyi seçtiğimiz ve O’nun gücünde yaşadığımız anlamına gelir. Ancak o zaman üstesinden geleceğiz.

Fırtınada Huzur

Herkes fırtınalarla karşı karşıya kalır; bu kaçınılmaz bir gerçektir. Bazı fırtınaların gücü karşısında aciz hissedebilir ve içinden nasıl çıkacağımızı merak ederiz. Böyle fırtınalarda hayatta kalıp kalamayacağımızı merak ederiz.

Öğrenciler hayatta kalıp kalamayacaklarını merak etmelerine sebep olan bir fırtınayla karşılaştılar. Luka 8:22, İsa’nın teknede onlarla olduğu gerçeğine rağmen, fırtınanın onların imanını sarsan şiddetini görüyoruz. Gölü geçerken fırtına şiddetlenmeye ve tekne su ile dolmaya başladı. Öğrenciler hayatları için korkuyorlardı. İsa uyuyordu. Öğrenciler O’nu uyandırdı. “Efendimiz, Efendimiz, öleceğiz!” diye haykırdılar. İsa kalkıp rüzgarı ve kabaran dalgaları azarladı. Fırtına dindi ve ortalık sütliman oldu. İsa daha sonra öğrencilerine döndü ve “İmanınız nerede?” dedi. Şaşkındılar. Bu adam nasıl oluyor da rüzgara ve dalgalara buyruk verebiliyordu?

Fırtına, kelimenin gerçek anlamıyla bir fırtına ya da yaşamdaki zorluklar olabilir. Bir hastalık, travma, taciz veya sevdiğimiz kişiden gelen bir saldırı olabilir. Bizi çevreleyen fırtına şiddetlenmeye başladığında, umudumuzu yitirmiş gibi hissedebiliriz. Dalgalara ve rüzgâra odaklandığımızda, İsa’nın bizimle aynı teknede olduğunu unutabiliriz. Ancak odağımızda O’nun olması işin anahtarıdır.

Bir fırtınanın ortasında huzur bulmanın sırrı, fırtına gelmeden önce hayatımızı buna hazırlamaktır. Tıpkı öğrenciler gibi, biz de İsa ile birlikte yürüyebilir, O’nun doğasını ve karakterini öğrenebiliriz. O’na tam olarak güvenmeyi öğrendiğimiz bir ilişki geliştirebiliriz. Böylece kendimizi O’na, Efendimize teslim ederken, O’nun bizimle olduğunu ve bize karşı olmadığını bilerek O’nda dinlenebiliriz. O, iyi ve sevgi dolu bir Tanrı’dır. Bizim için zaten büyük bir bedel ödedi. Neden yaşamın fırtınalarında teknemizi yönlendirmemize yardım etmesin?

Bu doğrudur, hayatlarımıza fırtınalar gelir. Varlığımızı sarsmaya çalışabilir. Ancak fırtınanın ortasında esenliği bulmak mümkündür. İsa, bizim esenliğimizdir. O, bizim güçlü kulemizdir. O’na sadık kaldıkça, huzur içinde kalabiliriz.

Alçakgönüllülük ve Tövbe

Kutsal Kitap sıklıkla alçakgönüllülükten bahseder. Alçakgönüllülük, kişinin kendi önemine dair mütevazı bir bakış açısı olarak tanımlanabilir. Alçakgönüllülük gururun zıttıdır. Gurur, Tanrı için ciddi bir günahtır. Aslında, Kutsal Kitap, gururla bir sorununuz varsa, Tanrı’nın size karşı olacağını söylüyor. Yakup 4: 6, “Yine de bize daha çok lütfeder. Bu nedenle Yazı şöyle diyor: ‘Tanrı kibirlilere karşıdır, ama alçakgönüllülere lütfeder.’ Hepimizin Tanrı’nın lütfuna ihtiyacı var. Luka 14:11, kendimizi yüceltmeye çalışırsak alçaltılacağımızı; kendimizi alçaltırsak yüceltileceğimizi söyler.

Alçakgönüllülük, başkalarına iyi davranmamıza yardımcı olur. Efesliler 4:2 “Her bakımdan alçakgönüllü, yumuşak huylu sabırlı ol. Birbirinize sevgiyle, hoşgörüyle davranın.” der. Bu, başarılı arkadaşlıklar için de bir formüldür. Alçakgönüllülük, sabır ve nezaket ekerken, iyi ilişkiler biçebiliriz.

Alçakgönüllülük içinde yürüdüğümüzde, yollarımız Tanrı’yı ​​memnun eder. Mika 6: 8 bize şöyle diyor: “Rab iyi olanı size bildirdi, adil davranmanızdan, sadakati sevmenizden ve alçakgönüllülükle yolunda yürümenizden başka Tanrınız RAB sizden ne istedi?” Alçakgönüllülük, Tanrı’nın bizim yerimize hareket etmesine izin verir. Bizi kendi yollarına yöneltecek ve zamanı gelince bizi yüceltecektir. Çünkü bize güvenir.

Alçakgönüllü bir yaşam sürmüyorsak, ne yapabiliriz? Anında bunu değiştirebiliriz. Tövbe bunun anahtarıdır. Tövbe, günahlarımızın farkına varmak, bağışlanma dilemek ve aksi istikamete dönme amacımızı gösterir. Tanrı’yı ​​hoşnut eden bir biçimde yaşamadığımızı fark ettiğimizde, cesaretle O’nun lütuf tahtına gidebiliriz. O’na geldiğimizde bizi her zaman kabul edecektir. Rab, önünde tövbe ederken bizi affedecek ve günahlarımızı, doğunun batıdan uzak olduğu kadar uzaklaştıracaktır.

Bu yeni özgürlükle yürümek ve alçakgönüllülük hedefinde yaşamak çok önemlidir. Eğer bunu yaparsak, Tanrı’nın vaatleri bizi yeni bir iyilikle, bilgelik dönemine taşıyacak ve Tanrısal çözüme götürecektir.