Utancın Üstesinden Gelmek

Kaçımız günlük yaşamlarımızda utanç ile yüz yüze geliyoruz? Bu fark edebileceğimizden çok daha yaygındır.

Utanç, sinsi bir yalancıdır. Hatıralarımıza bize daha çocukken düşmanımız tarafından kazınmış ilk duygularda saklanır. Utanç bize, bir hata olduğumuzu, değersiz ve bozuk hasarlı varlıklar olduğumuzu fısıldar. Bu duygu bizi en yüksek potansiyelemize ulaşmaktan ve gerçek özgürlük içinde yürümekten mahrum bırakabilir.

Tanrı’nın amacı, başarısız olduğumuz ya da günah işlediğimizde kalbimizin, uygunsuz davranışların suçluluğunu hissetmesidir. Bu da bizim temizlik yapmamız ve işleri düzeltmemiz için motivasyon sağlar. İsa, kanı aracılığıyla bağışlamasını alarak ve O’nun paydaşlığında yenilenerek temizlenmemiz için bize bir yol hazırladı.

Ancak utanç, gizlenmemize neden olur. Kendimizi değersiz hissetmemize ve sevginin erişemeyeceği bir yere saklanmamıza neden olur. Lakin utanç bir yalancıdır. Ruhumuzu etkileyen bu duyguyu ayırt etmek zor olabilir ve düşmanın bize söylediği en büyük yalanlardan biridir. Utanç, reddedilme ve terk edilmenin bir sonucu olarak özellikle ebeveynlerimiz veya yaşamımızdaki otoriteler, temel beslenme ve bakım gereksinimlerimizi karşılamadığında ortaya çıkar. Taciz, ihmal veya yetersizlikte gözükür.

İyi haber şu ki, utanma duygusundan kurtulabiliriz! Tanrı’nın her zaman özgürlüğe giden bir yolu vardır. Özgürlüğün yolu, yalanın gerçekliğimiz haline geldiği yerde, Kutsal Ruh ve Tanrı’nın Sözü ile işbirliği yapmaktır. Kutsal Ruh, bizi bu yalana ilk inandığımız anılara götürebilir ve böylece bu yalanın yerine gerçeği koymak için Tanrı’nın Sözünü kullanabiliriz. Bu acı dolu anıları hatırladığımızda, O’nun gerçeğini bize açıklamasını isteyebiliriz. Tanrı’nın gerçeğini kabul etmeli ve düşmanın içimize koyduğu yalanın yerine geçmesine izin vermeliyiz. Bizi özgür kılacak olan kabul ettiğimiz ve hayatımızda uyguladığımız gerçektir.

Kaygı Bozukluğu

Kaygı bozukluğu (anksiyete) toplumumuzda yaygındır. Amerika’da 40 milyondan fazla yetişkin bu durumdan etkilemektedir ve bu sayı günden güne artmaktadır. Kaygı bozukluğu en yaygın ruhsal hastalıktır. Eğer kaygılıysanız, bunu yaşayan yalnız siz değilsiniz.

Kaygı bozukluğu; derin endişe, panik durumu, fobi ve dehşet duyguları olarak tanımlanabilir. Uykusuzluğa, yeme bozukluklarına ve özgüven eksikliğine sebep olabilir.

Kaygı bozukluğu neden bu kadar büyük bir sorundur? Ve anksiyete günümüzde nasıl bu kadar büyük bir sorun haline geldi?

İlk olarak şunu söylemeliyim ki, anksiyete Tanrı’nın bizim için olan planında yer almaz. Tanrı’nın yaşamlarımız için tasarısı, bol yaşamdır. Romalılar 14:17, Tanrı’nın krallığının, doğruluk, esenlik ve Kutsal Ruh’ta sevinç olduğunu söylüyor. Bunlar endişenin zıttı dır! Tanrı bize, etrafımızda olup bitenlerden bağımsız olarak, esenlik içinde yürüyebileceğimiz bir plan verdi. Kaygıysa esenliğimizi çalar.

Kaygı, hayatımızda nasıl güçlü bir hale gelir? Kaygının kökeni korkudur. Hayatımızın bir döneminde, korkuya kapı açmışızdır. Bu biz çocukken olmuş olabilir. Mesela bir kaza ya da bize korku veren biriyle birlikte yaşamanın sonucunca ortaya çıkabilir. Bu kapı, açık bırakılırsa her türlü kaygı ya da şüphenin içeri girmesine izin verecek ve sonunda korku ruhuyla bir anlaşmaya varacaktır. Bu ruh serbest kaldığında güçlenerek, zihinlerimizde esenlik ve zafer içinde yaşayabilmemize engel olacak bir kale oluşturacaktır.

Tanrı’nın sözü bize, korkaklık ruhu değil, GÜÇ, SEVGİ ve ÖZDENETİM RUHU verdiğini söyler (2. Timoteos 1: 7). Tanrı, bize verdiği bu gücü tam olarak kabul etmemizi ister. Bu güç hayatımızdaki korkuyu uzaklaştırıp tamamen ortadan kaldırabilir. İlk olarak kaygı ve korku ile olan anlaşmamızdan tövbe ederek başlayabiliriz. Bunu yaptıktan sonra, bu korku ruhunun bizi terk etmesini buyurabiliriz. Böylelikle yaşamlarımızda bir yetkisi kalmayacaktır. Ardından korku ve kaygının bulaştığı her alanı doldurması için Tanrı’nın mükemmel sevgisini çağırabiliriz.

Korkunun tekrar geri dönmeye çalıştığına dair işaretleri fark etmek için uyanık olmalıyız. Uzun zamandır bizim bir parçamız olduğundan, korkuyu tekrar içeri almak kolaydır. Lakin üstün dayanma ve Tanrı’nın gücüyle yürüme yetkiniz olduğunu bilin. Korkuların girişine izin veren bu zayıf alanlarda imanınızı geliştirerek, sürekli Tanrı sözünün gerçeğinde kalın. Tanrı’dan iyi bir Baba olarak Kendisini size göstermesini isteyin. Seni asla terk etmeyeceğini ve seni asla bırakmayacağını aklınızda tutun. Zihninizi O’nda tutarsanız, O sizi tam bir esenlik içinde tutacaktır. (Yeşaya 26: 3)

Kurumsal Değerler ve Takım Çalışması

Uyumsuz Değerlerin Hikâyesi
Yaklaşırken yüzündeki hüsran ve endişeyi görebiliyordum. Liderlik takımının birkaç üyesiyle zor zamanlar geçiriyordu ve ben bu takımdaki çatışmayı çözmeye yardım etmek için oradaydım. Şirket değerlerini şimdiye kadar tanımlamamış olduklarından, bu noktadan başlamalıydık.

Beni karşıladıktan sonra, teşekkür ettim ve değerler konusunu tanımlayıp çözmeye çalışacağımıza dair güvence verdim. Önce bireylerin kişisel değerlerini, ardından kilit kurumsal değerleri belirleyen basit bir süreçten yararlandık. Değerlerin kısa bir açıklamasından sonra, ekibin çalışmasıyla ilgili mümkün olduğunca çok sayıda yeni düşünceler geliştirdik ve bunları büyük posterlere yazdık. Her takım üyesi bu listeden kendi ilk beşini not etti. Daha sonra, her takım üyesine farklı renkte kalemler verildi ve hepsinden belirledikleri ilk beş değeri bu postere işaretlemeleri istendi. Farklı renklerdeki işaretlerden, yedi ya da sekiz değerin şirket listesinde yükseldiğini görebiliyorduk. Ayrıca birkaç noktaya ait rengin az kişi tarafından işaretlendiğini de fark ettik; yirmi kişinin içinden sadece bir ya da iki kişi bu değerlere sahipti. Bunlar kötü değerler değildi; sadece farklı öneme sahiplerdi.

Uyumlu Değerlerin Önemi
Aubrey Malphurs’a göre, şirket değerlerinde %70 veya daha fazla örtüşmeye sahip takım etkili bir takımdır. Yüzde yetmişten daha azı, örtüşmeyen değerler olmaları nedeniyle takım etkinliğinin zarar göreceği bir noktayı beraberinde getirir. Uyum yüzdesi azaldıkça, takım üyeleri arasındaki çatışmalar da artar.

Hikaye’nin Devamı
Renkli işaretler kullanmak, kişileri tanımlamaksızın yanlış hizalamayı görmemize olanak sağladı. Aradan sonra, panoda yalnız değerlere sahip olanlardan biri benimle konuştu. Ekiple sürekli hayal kırıklığına uğradığını, çünkü onun takım çalışmalarına olan bakış açısının önemini ekibin görmesini sağlayamadığını söyledi. Takımdaki varlığının kendisi ve takım için gereksiz bir çatışma yarattığını fark etmişti. Tanımlanmış kurumsal değerleri bilmek hayatında neye daha fazla değer verdiğini tanımlamasına yardım etti. Takımın çoğunluğu için iş o kadar da değerli değildi ve onların değer verdiği şeyler de onun için önemli değildi. Şirket değerlerini belirledikten sonra, hayatında en çok değer verdiği çalışmanın, birçoğu tarafından değerlendirilmediğini gördü. Ve bu onların değer verdikleri şeylerin de onun için önemli olmadığını görmesine yardımcı oldu. Bu yüzden kendini takımdan çıkarması gerektiğine karar verdi. Bu kolay bir karar değildi, çünkü birçok takım üyesiyle arkadaştı. Ama kendi değerleriyle daha uyumlu bir iş yeri bulabilmek için organizasyondan ayrılmasının daha iyi olacağını hissetti.

Takım lideri de mola sırasında benimle konuştu. Herkesin posterin üzerinde kendi değerini işaret etmesini izlemişti. Ve takımda sorunlu olanlarla, şirket değerlerine uyumlu olanları belirlemişti. Alıştırmanın takımındaki değer yanlışlığını bu kadar çabuk bir şekilde ortaya çıkarmasına şaşırmıştı. Aylar sonra, liderle konuştuğumuzda ekip ayrılan kadını özlüyordu, ancak onun takımı, o olmadan çok daha verimli çalışıyordu.

Değerlerinizi Tanımlamak
Değerlerinizi tanımlamak ve sınıflandırmak. Düşüncelerinizi, duygularınızı ve davranışlarınızı anlamak için size bir çerçeve sunar. Değerlerinizi tanımlamanın basit bir yolu, sizin için önemli olan tüm ilkeleri listelemektir. Daha sonra bunları tanımlayabilir ve önceliklendirebilirsiniz. Değerleri belirlemedeki bir başka süreç, sizi rahatsız edenlerin veya öfkelendirenlerin ne olduğunun farkına varmaktır. Sizi rahatsız eden şeyler, değer sisteminizle çatışıyor olabilir. Değerlerinizi bildiğiniz zaman, işinizin kişisel ilkelerinizle nasıl hizalandığına daha fazla odaklanabileceksiniz.

Düşündüren Sorular:

  1. İlk beş değeriniz nelerdir? En önemlisi hangisidir?
  2. Değerleriniz ailenizin, arkadaşlarınızın ve iş arkadaşlarınızın değerleri ile ne kadar uyumludur?
  3. Başkalarının değerlerini tanımlamasına nasıl yardımcı olabilirsiniz?
  4. Tanrı, değerleriniz hakkında size ne söylüyor?

Dr. Kim Jessie, DMin

Ben Kimim? Sen Kimsin?

Ailemizin dördüncü üyesinin aramızda olmadığını fark ettiğimizde, üçümüz mutfak masasının etrafında oturmuş, ibadet deneyimimizle ilgili gülerek konuşuyor ve düşüncelerimizi paylaşıyorduk. Eve vardığımızda, koridordan sessizce yatak odasına geçtiğinde çabucak üstünü değiştirip çıkacak sandık. Dakikalar geçtikçe, aramıza katılmak üzere mutfağa dönmediğini fark ettik. Bir anlık gecikme olacağını düşünüyorduk. Ama bir saattir yoktu. Bize kızgın mıydı? Bir sorun mu vardı? Neler olduğunu öğrenmek için odasına gittim.

Tanrı Bizi Eşsiz Yarattı
Mezmur 139:13’de Davut şöyle diyor, “İç varlığımı sen yarattın, Annemin rahminde beni sen ördün.” Tanrı içimizi ve dışımızı bilmesine rağmen, O’nun bizi kim olmamız ve ne yapmamız için yarattığını keşfedecek bir yaşam süresine ihtiyacımız var. Ne yazık ki, O’nun bizi yaratışının en üst notasındaki güzelliğini keşfetmek için kendimize zaman ayırmıyoruz. Kim olduğumuzu anlayamadığımızdan, başkalarının kim olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Bizim gibi olmayan insanların bizimle çatıştığını varsayıyoruz. Tıpkı üçümüzün, ailemizin dördüncü üyesinin öfkeli ya da hayatında yanlış giden bir şeyler olduğunu varsaydığımız gibi. Keşfettiğimiz şey, Tanrı’nın onu farklılıklarıyla birlikte yarattığıydı.

Kişilik Değerlendirmeleri Yardımı
Tanrı’nın sizi nelerle birlikte yarattığına dair bir bakış açısı kazanmanın bir yolu da kişilik değerlendirmesi yapmaktır. Bu değerlendirmeler kendimiz için olan temel özellikleri tanımlar ve bazılarıysa varlığımızın hiç bilmediğimiz parçalarını ortaya çıkarabilir. En büyük fayda ise, bizden farklı olan insanlar olduğunun farkına varmamızdır. Onların farklılıkları, Tanrı’nın insanlığı yaratışındaki güzelliğin bir parçasıdır.

Meyers-Briggs ve Keirsey Ölçümü
Meyers-Briggs ve Keirsey ölçümü iki paralel değerlendirmedir. Her ikisi de kişiliklerimizin dört farklı yönünü kategorize etmek için aynı göstergeleri kullanır. Bu dört yön şunlardan oluşur: İçe dönük / Dışa dönük, Duyarlı / Sezgili, Düşünme / Hissetme ve Yargılama / Anlama. İçe dönük / Dışa dönük, insanların nasıl motive olduğunu tanımlar. İçe dönükler yalnız olmakla motive olurlar, ancak dışa dönükler insanlarla birlikte olmak suretiyle motivasyon sağlarlar. Duyarlı / Sezgili, insanların bilgileri nasıl sınıflandırdığını belirler. Sezgili bireyler ilişkileri ve içgüdülerini tercih ederken, duyarlı bireyler gerçekleri ve detayları tercih ederler. Düşünme /Hissetme kategorisi, insanların kararları nasıl verdiğini belirler. Düşünürler, gerçeklere ve mantıksal sonuçlara dair kararlar alırlar; ancak Hissedenlerin kararları duygularına ve diğer insanların tepkilerine dayanır. Yargılama / Anlama, insanların günlük hayatlarını nasıl yaşadıklarına odaklanır. Yargılayıcı insanlar dünyalarının organize ve düzenli olmasını severler. Anlayışlılar esnekliği ve açık uçlu süreçleri tercih ederler.

Farklılık Güzeldir
Genelde insanlar %100 tek bir sınıfta değildir. Bir tarafın daha ağır bastığı iki farklı sınıfın karışımıdır. Tanrı, insanları güzel bir çeşitlilikle yarattı. Ne yazık ki, birilerinin eylemlerini sırf bizden farklı oldukları için kolaylıkla yanlış anlayabiliyoruz. Kızım odasına girdiğimde, yatağında sessizce oturuyordu. Ona iyi olup olmadığını sordum ve sadece dinlenmek için biraz zamana ihtiyacı olduğunu söyledi. Konuştuğumuz gibi, Tanrı’nın onu, ailemizin diğer üyelerine göre nasıl farklı yarattığının güzelliğini keşfettim. Kilisede saatlerce vakit geçirdikten sonra tamamen motive olmuş olan mutfak masasındaki üç dışa dönükten farklı olarak, kızım tüm enerjisini bu kadar çok insanın etrafında olmasıyla harcayan tam bir içe dönüktü. Bize kızmıyordu. Hiçbir şeyden rahatsız da değildi. Sadece geri kalanımıza katılmadan önce kişisel enerjisini doldurmak için zamana ihtiyacı vardı.

Başkalarını bizden farklı oldukları için ne kadar sıklıkla yargılıyoruz? Açık ve dürüst konuşmalar yaparak başkalarıyla vakit geçirmek, bize o kişinin Tanrı tarafından kim olmak üzere yaratıldığını keşfedecek fırsatı verir. Bu konuşmalar, bizim kim olmak için yaratıldığımızı da keşfetmemize yardımcı olurlar.

Düşündüren Sorular:

  1. Yukarıdaki temel bilgilerden kendi kişiliğiniz hakkında hangi ipuçlarını edindiniz?
  2. Kişilik farklılıklarından ötürü hangi çatışmalar ortaya çıkmıştır?
  3. Hayatınızda yer eden önemli kişilerde hangi farklı kişilik tiplerini tanımlayabilirsiniz?
  4. Kişiliğiniz ve başkalarıyla kurduğunuz iletişim ile ilgili Tanrı size ne anlatıyor?

Keirsey Değerlendirmesi hakkında daha fazla bilgi ve ücretsiz kişilik değerlendirmesi için www.Keirsey.com adresine bakabilirsiniz. Değerlendirmeyi takiben temel bilgiler ve ek bilgileri doğrudan web sitesi üzerinden satın alabilirsiniz. David Keirsey tarafından yazılan “Lütfen Beni Anla” adlı kitap, Tanrı’nın sizi kim olmanız için yarattığını anlamak konusunda iyi bir kaynak sağlar.

Dr. Kim Jessie, DMin

Seni Böyle Seviyorum

İlk kızım doğduktan sonra, gün boyunca kucaklamak, sarılmak ve öpmek istiyordum. Birkaç ay sonra, sıkıştırılmaktan, kucaklanmaktan ve öpülmekten hoşlanmadığını fark ettim. Beni ret mi ediyordu? Ben kötü bir anne miydim? Araştırmalara göre, ona olan sevgimi ifade biçimim, onun benden sevgiyi almak istediği biçim değildi. Birçok araştırma gösteriyor ki, benim için, çalışanlara minnettarlığımı gösterme şeklim sevgi olarak algılanmayabiliyor. Ben en derin minnettarlığımı sunarken bu bir şükran olarak algılanmayabilir. “Birbirinizi sevin” basit bir kavramdır, ancak başkalarını doğru bir şekilde sevmek zaman ve çaba gerektirir.

Beş Sevgi Dili
Gary Chapman 5 Sevgi Dili adlı kitabında bize çok yardım eden beş farklı sevgi dilini tanımlar. Bu beş dil şu şekildedir:

  • Hizmet Davranışları
  • Fiziksel Temas
  • Nitelikli Beraberlik
  • Armağan Alma
  • Onay Sözleri

Farklı sevgi dillerini gördükten sonra kendimizi biraz daha iyi anlıyoruz. Listeye baktığımda hemen dilimin ne olduğunu biliyorum. Sarılmayı severim; yani, fiziksel temas benim ilk sevgi dilimdir. Ayrıca, onay sözleri benim sevildiğimi ve takdir edildiğimi bilmemi sağlar. Bana iyi bir iş çıkardığımı söylersen, bir proje tamamlamak için daha fazla çalışırım. Öte yandan, işimi yararlı bir danışman olmadığım şeklinde eleştirirsen, cesaret kırıcı sözler yüzünden vazgeçerim. Sevgiyi ve takdiri ifade etmek, başkalarını uygun şekilde teşvik eder ve evdeki ya da işyerindeki uyuşmazlığı azaltır.

Kim olduğumuzu yansıtan bir şekilde sevgi ve minnettarlık almadığımız takdirde, ihmal edildiğimizi ve kötü muamele gördüğümüzü hissederiz. Sevgi ve takdiri ifade edemeyen ya da etmeyen kişiler arasında, çevrelerindeki insanlarla bağlantı sağlayacak şekilde bir çatışma ortaya çıkabilir. Doğru sevgi diliyle sevilmeyen bir eş, sevilmemiş hissedip, şikayet edebilir ve ilişkiden vazgeçebilir. Sevgiyi doğru sevgi diliyle almayan bir çocuk yanlış davranabilir. Bir projedeki yardımından sonra takdir edilmeyen bir iş arkadaşınız, gelecekte size destek olması için başka bir göreve yardım etmeyi reddedebilir veya elinden gelenin en iyisi yapmamayı seçebilir. Çözüm beş dilde nasıl sevileceğini öğrenerek mümkün olduğu kadar sevmektir.

Hizmet Davranışı
Hizmet davranışı başkaları için yaptığımız basit eylemlerdir.

  • Başkasına kahve / çay ya da atıştırmalık götürün.
  • Bir dolabı / odayı / depoyu temizleyin, organize edin. Yapılması gereken yer her neresiyse…
  • Aile / arkadaşlar / iş arkadaşları ile paylaşılacak özel bir yemek düzenleyin.
  • Bahçe işlerini, basit tamir işlerini yapın. Başkasının arabasını yıkayın.

Fiziksel Temas
Fiziksel temas genelde aile ya da ev arkadaşları arasında uygun bir davranıştır. İşyerinde pek de uygun olmaz.

  • Kucaklamak / Öpmek
  • Beşlik çakmak
  • Yumruk tokuşturmak
  • Sırtını Sıvazlamak

Nitelikli Beraberlik
Nitelikli beraberlik bu sevgi diline sahip kişi tarafından tanımlanır. Sadece aynı anda aynı odada bulunmak gibi basit bir şekilde olabileceği gibi, bir etkinliğe coşkulu bir şekilde birlikte katılmak şeklinde de olabilir.

  • Mola odasında ya da mutfakta konuşmak
  • Birlikte spor etkinliğine, sinemaya ya da restorana gitmek.
  • Sevilen televizyon programını birlikte izlemek.
  • Birlikte oyunlar oynamak.

Armağan Almak
Birçok insan Noel’de ya da doğum günlerinde hediyeler alınca memnun olur. Fakat bu sevgi diline sahip olanlar sevginin ifadesi olarak sürekli hediye almaktan memnun olurlar. Hediyeler basit de olabilir, karmaşık da. Önemli olan hediyeyi alan kişiye kendisini özel hissettirmesidir.

  • Çiçekler: Taze bir demet ya da saksı çiçeği.
  • Hediye çekleri: İyi bir restoranda yemek, özel bir hizmet ya da çok arzulanan bir ürün için hediye çeki olabilir.
  • Seçkin yazarların ya da konuların kitapları.
  • Kişi tarafında arzulanan özel bir ürün.

Onay Sözleri
Bunlar olumlu cesaret verici kişiyi bina edici sözlerdir. Buna dahil olabilecek bazı kelimeler:

  • Teşekkür etmek ve teşvik etmek için yazı yazmak, kart, mail ya da mektup göndermek
  • İyi iş çıkardıklarını söylemek.
  • Bir kişiyi yaptığı iyi işe devam etmesi için teşvik etmek.

Düşündüren sorular:

  1. Sizin ilk sevgi diliniz nedir?
  2. Hayatınızdaki önemli insanların sevgi dili nedir?
  3. Hayatınızdaki insanlara sevginizi nasıl ifade ediyorsunuz?
  4. Tanrı sevgisini size nasıl ifade ediyor?

Daha fazla bilgi için : Gary Chapman tarafından yazılan 5 sevgi dili ve Gary Chapman ile Paul White tarafından yazılan İşyerinde 5 Takdir Dili kitaplarına bakabilirsiz.

Dr. Kim Jessie, DMin

Ruhsal Armağanlar ve Hayattaki Amacınız

Tanrı, O’na iman eden herkese Kutsal Ruh’un yönlendirişinde bir amaç verir. Bu amaç kişiye Ruh tarafında bahşedilen armağanlar, yetenekler ve kabiliyetlerle başarıya ulaşır. Kutsal Kitap’ta birçok armağan listelenmiştir. Bu armağanlar Kutsal Ruh tarafından Mesih’in bedenini inşa etmek için dağıtılır. Herkes ruhsal armağanlarıyla Tanrı’ya yücelik vermeli ve O’nun Krallığını inşa etmekte kullanmalıdır. Kimse kendi armağanını bir diğerininkinden daha önemli görmemelidir. Tüm armağanlar, Tanrının arzusuna göre dağıtılır. Aşağıda, önderlerin anlamasına yardımcı olabilmek için çeşitli Kutsal Kitap metinlerinden alınmış armağanların listesi temel tanımlamalarıyla verilmiştir. Bir önder bu listeye bakıp belirli hizmetin başarılabilmesi için hangi armağanlara ihtiyaçları olduğunu belirleyebilir.

Romalılar 12:6-8

  • Peygamberlik: Gelecekte ne olacağını söyleyebilme yeteneği.
  • Hizmet: Başkalarının ihtiyaçlarına göre hizmet etmek.
  • Öğretme: Başkalarının öğrenmesine yardım etmek, başkalarına yol göstermek.
  • Öğüt Verme: Başkasının kalkınmasına yardım etmek.
  • Bağışta Bulunmak: İhtiyaçları karşılamak için kaynaklarını paylaşmak.
  • Yönetmek: Genel bir amaç ve hedef için başkalarına rehberlik etmek onları yönetmek.
  • Merhamet Etmek: Başkalarına kibarlık ve şefkat göstermek.

1 Korintliler 12:8-10

  • Bilgece Konuşma: Kutsal Ruh’un Tanrı’nın Krallığının büyümesi için bir gruba ne söylediği ile ilgili derin bir içsel anlayış.
  • Bilgi: Başkalarının ruhsal yürüyüşünde bilgi sağlamak için Kutsal Ruh’tan gelen bir anlayışa sahip olmak.
  • İman: Tanrı’nın ne yapabileceğine dair derin bir inanç.
  • Hastaları İyileştirme: Başkalarına şifa verme yeteneği.
  • Mucize Yapma Olanağı: Sadece Tanrı’dan gelen yetenek.
  • Peygamberlikte Bulunma: Gelecekte neler olacağını söyleme yeteneği.
  • Ruhları Ayırt Etme: Ayırt etmek güç olduğunda, iyi ile kötüyü ayırt etme yeteneği.
  • Dillerle Konuşma: Göksel bir dilde ya da bilinen farklı bir dilde konuşmak.
  • Dilleri Çevirme: Birisi göksel dillerde konuştuğunda konuşulanı açıklama yeteneği.

1 Korintliler 12:28-30

  • Elçiler: Yeni bir kilise ya da hizmet başlatarak Mesih’i paylaşmakta fırsat görenler.
  • Peygamberler: Gelecekte neler olacağını söyleyen kişiler.
  • Öğretmenler: Başkalarının öğrenmesine yardım eden ya da başkalarına yol gösteren kişiler.
  • Mucize Yapanlar: Mesih’in bedenini bina etmekte çalışan doğaüstü işlerle armağanlandırılmış kişiler.
  • Hastaları İyileştirenler: Başkalarına şife verme yeteneği olanlar.
  • Yardım Edenler: Başkalarına yardım edenler.
  • Yönetme Yeteneği Olanlar: Başkalarını yöneten ve başkalarına yön verenler.
  • Dillerde Konuşanlar: Göksel bir dilde ya da bilinen farklı bir dilde konuşmak.
  • Dilleri Yorumlayanlar: Birisi göksel dillerde konuştuğunda konuşulanı açıklama yeteneğine sahip olanlar.

Efesliler 4:11

  • Elçiler: Yeni bir kilise ya da hizmet başlatarak Mesih’i paylaşmakta fırsat görenler.
  • Peygamberler: Gelecekte neler olacağını söyleyen kişiler.
  • Müjdeciler: Mesih’in Müjdesini vaaz yoluyla öğreterek paylaşan kişiler.
  • Önderler: Diğerlerinin ruhsal ihtiyaçlarına odaklanarak Mesih’in bedenine hizmet edenler.
  • Öğretmenler: Başkalarının öğrenmesine yardım eden, başkalarını disiplin eden kişiler.

1 Petrus 4:9-11

  • Konukseverlik: Başkalarının rahat ve iyi hissetmesini sağlamak.
  • Konuşmak: Başkalarıyla Mesih’in iyi haberini paylaşmak.
  • Hizmet: Başkalarının ihtiyaçlarına hizmet etmek.

Ruhsal Armağanının ne olduğunu bilmeyenler ücretsiz değerlendirmeyi aşağıdaki linkte bulabilirler:
https://www.lifeway.com/lwc/files/lwcf_mycs_030526_spiritual_gifts_survey.pdf

Derin Düşünmek için Sorular:

  1. Ruhsal Armağanınız nedir?
  2. Armağanınızı Tanrı’nın Krallığını inşa etmek için nasıl kullanıyorsunuz?
  3. İşinizi başarmaya yardım etmesi için hangi Ruhsal armağanları takımınıza eklemeniz gerekiyor?
  4. Bu armağanları olan insanları nasıl bulacaksınız?

Dr. Kim Jessie, DMin

Sağlıklı İletişim

Birkaç ay önce, görevliden sandviçimin dilimlenip tost makinasında bastırılmasını istedim. Böylece sevdiğim gibi tereyağı eriyecekti. Bana sandviçimin ince dilimlenmiş ve tost yapılmış olarak masama geleceğini garanti etti. Yumruğumdan daha küçük olan sandviç masama geldiğinde, yedi küçük dilim halindeydi. Ben sandviçimin simit gibi ortadan ikiye bölünerek tost edilmesini istemiştim. Görevli çok küçük olan sandviçi ekmek dilimleyiciye koymuş ve mini tostlar yapmıştı. Üstünde daha fazla tereyağı! Nefis!

Aile, arkadaş ve diğer insanlarla iletişim kurmaya çalışırız. İletişim, başkalarıyla birlikte olmak, fikirleri paylaşmak, işleri tamamlamak ve hikayemizi anlatmak için gereklidir. İletişim kurduğumuz konuda karşımızdakini anlamaya çabalarız ve bazen ince dilimlenmiş tost veya dilimlenmeden tost edilmiş ekmek olarak sonuçlanır.

Kelimeler ne kadar önemlidir?
Etkili iletişim hakkında bilgi edinmek için internette araştırma yaparsanız, 1971’de Profesör Albert Mehrabian’ın iletişimin sadece% 7’sinin kullandığımız kelimelerden oluştuğu tezini görürsünüz.

Kelimeler Neden Zordur
Hepimizde iletişim kurmaya çalışırken kullandığımız kelimelerin zihinsel resimleri vardır. Bu yüzden, insanlar sözlerimizi kendi bağlamlarından yorumlar. Bazı bağlamlar şunları içerir:

  • Nesiller Boyunca
  • Kültürel
  • Cinsiyet Temelli

Dilimli sandviç siparişimi alan bayan, işyerinde dilimleyici olarak görevinde yeniydi. Küçük sandviçimi dilimleyiciye koyup bana ince dilimli tost vermeye istekliydi. Aynı basit iki kelimeyle farklı iki anlam ortaya çıkabilir. Bir kelimeyle cinsiyet temelliye örnek vermek gerekirse takım kelimesinin tanımına bakabiliriz. Deborah Tannen’e göre, “O (erkek) Söyler”, “O (kadın) Söyler” denilen “Söyler” dizisinde, erkeklerin genellikle takım kelimesini bir Lider/İzleyici bakış açısıyla yorumladıkları gözükür. Bir kişi bir işten sorumludur ve bir sorunu çözmek ya da hedefe ulaşmak için gerekli bilgiyi ve yapılacak işleri sağlayacaktır. Öte yandan, birçok kadın bir takımdaki herkesin eşit olduğunu ve itibarı hak eden öneriler sunabileceğini düşünür. Erkekleri ve kadınları, kelimeyi tanımlamadan ve süreci anlatmadan (lider / izleyici ya da eşit roller açısından) birlikte takıma alınca; her cinsiyet kendi farklı tanımlarını uygulamaya çalışacağı için çatışma çıkacaktır. Eğer iletişim kuramayan bir liderseniz, önce kullandığınız kelimeleri tanımlayarak işe başlayın.

İltişimin diğer %93ü:
Kelimelere ek olarak, iletişim Ses ve Beden Dili Tonundan oluşur. Ses tonu % 38, vücut dili ise % 55 oranındadır. İşlemsel Analizi kullanarak, üç temel ses tonunu tanımlayabiliriz: Yetişkin, Ebeveyn ve Çocuk. Yetişkin sesi işbirlikçi, saygılı ve açık fikirlidir. Ebeveyn tonu otoriter, patronluk taslayan ve farklı bir görüşe kapalıdır. Çocuk sesi, mızmız, saygısız ve alaycı bir tondur. Bir konuşmacı istediği sonuca göre kendi ses tonunu seçmelidir.

Beden Dili iletişimin önemli bir parçasıdır. Şunu hayal edin: İki kişi bir masada konuşuyor. Tartışma sırasında, ikisi de birbirlerine doğru eğiliyorlar. Onların vücut dili, konuşmaya tam olarak katıldıklarını gösterir. Aniden içlerinden biri arkasına yaslanıyor ve kollarını kavuşturuyor. Bu kişi kendini konuşmaya kapatıyor demektir. Artık iletişimde değil ve bunu da beden diliyle ortaya koyuyor.

Restauranta Dönelim
Bir dahaki sefere dilimlenmiş tost ekmeği sipariş ettiğimde, sandviçimin ince dilimlenmiş ve tost yapılmış olmasını rica ettim. Dilimlenmiş kelimesini söylediğimde, yan yana dilimi göstermek için elimle bir yan dilim yaptım. Sözlerim anlaşıldı ve çalışan kibar ses tonumu anladı. Sandviçim tek tek dilimlenmiş ve tost edilmiş mükemmel bir şekilde geldi. Etkili iletişim kelimeleri, uygun ses tonlarını ve etkili vücut dilini kapsar. İyi iletişim kuramıyorsanız, bu üç bölümden hangisini ele alacağınızı, hangisinde değişiklik yapacağınızı ve daha etkili bir şekilde iletişim kuracağınızı belirleyin.

Düşündüren Sorular:

  1. Diğerlerin ne demeye çalıştığınızı tam olarak anlaması için hangi kelimeleri tanımlamaya ihtiyacınız var?
  2. En son birisiyle tartıştığınızda hangi ses tonunu kullandınız? Karşınızdaki hangi tonu kullandı? Bu her ikiniz hakkında ne anlatıyor?
  3. Başkalarıyla genelde hangi vücut diliyle iletişim kurarsınız?
  4. Başkalarıyla hangi kelimelerle, hangi tonla ve vücut diliyle iletişim kurarsınız?
  5. Tanrı ile olan iletişiminizde kelimeleri, ses tonunuzu ve vücut dilinizi nasıl kullanırsınız?
  6. Daha etkili bir şekilde iletişim kurması için kime yardım edebilirsiniz?

Dr. Kim Jessie, DMin
Her Hakkın Saklıdır!