Dertlerinizi Rab’be Bırakmak

 

İman Duası

Efes Kilisesi’ne yazılmış bir mektupta bulunan sözler, dua konusunda en beğendiğim ayetlerden biridir.

EFESLİLER 6:18

Her türlü dua ve yalvarışla, her zaman Ruh’un yönetiminde dua edin. Bu amaçla, bütün kutsallar için yalvarışta bulunarak tam bir adanmışlıkla uyanık durun.

 

Bir başka tercüme “her tarzda” olarak ifade eder. Bir başka tercüme “her tür dua” der. Öyleyse her tür dua şekline ihtiyacımız var – tek bir tip dua şekline değil. Kutsal Kitap birkaç farklı duadan söz etmektedir.

Bu dua şekillerinden biri “adanma duasıdır” ya da dertlerinizi Rab’be bırakmak olarak da ifade edilebilir. Bu konudaki ana ayetimiz 1 Petrus 5:7’dir, “Bütün kaygılarınızı O’na yükleyin, çünkü O sizi kayırır.

 

Sevdiğim bir başka tercüme ise şöyledir, “Bütün kaygınızı[tüm endişelerinizi, tüm dertlerinizi, tüm sıkıntılarınızı bir kez ve tamamen]onun üzerine yükleyin, çünkü o sizi kayırır.”

 

Filipililer 4:6 ise Tanrı’nın Ruhu’nun elçi Pavlus aracılığıyla iletmiş olduğu duaya yer verir, “Hiç kaygılanmayın; her konudaki dileklerinizi, Tanrı’ya dua edip yalvararak şükranla bildirin.”

 

Bu ayette yer alan “Hiç kaygılanmayın” sözü 20. yüzyılda bizim için pek az anlam ifade etmektedir. Daha modern bir çeviri “hiçbir konuda endişelenmeyin” olarak tercüme etmektedir. Bir diğer tercüme ise şöyledir, “Hiçbir şey için kaygılı olmayın; ama her şeyde şükranla birlikte, duayla ve yalvarışla dilekleriniz Allah’a bildirilsin.”

Şimdi ise Matta’nın müjdesinin 6. bölümüne bakalım.

 

MATTA 6:25-34

25“Bu nedenle size şunu söylüyorum: ‘Ne yiyip ne içeceğiz?’ diye canınız için, ‘Ne giyeceğiz?’ diye bedeniniz için kaygılanmayın. Can yiyecekten, beden de giyecekten daha önemli değil mi? 

26  Gökte uçan kuşlara bakın! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlarda yiyecek biriktirirler. Göksel Babanız yine de onları doyurur. Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz? 

27  Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü bir anlık uzatabilir? 

28  Giyecek konusunda neden kaygılanıyorsunuz? Kır zambaklarının nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler. 

29  Ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi. 

30 Bugünvar olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı’nın sizi de giydireceği çok daha kesin değil mi, ey kıt imanlılar? 

31  “Öyleyse, ‘Ne yiyeceğiz?’ ‘Ne içeceğiz?’ ya da ‘Ne giyeceğiz?’ diyerek kaygılanmayın. 

32  Uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel Babanız bütün bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir. 

33  Siz öncelikle O’nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir. 

34  O halde yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter.”

 

Farklı dualar için farklı kurallar vardır. Sadece belli bir tür duanın kurallarını takip ederseniz ve başka bir tür duaya uygularsanız, karmaşaya yol açacaktır. Öyleyse belli şartlar ve durumlarda hangi tür duaları kullanmamız gerektiğini öğrenmemiz gerekiyor.

 

Ülke çapındaki toplantılarda ve müjdeyi duyurma etkinliklerinde insanları imana yaklaştırma, yani bir an önce Tanrı’ya iman etmelerini sağlama amacı taşıdığımızdan dolayı hemen yanıt almak için dua ederiz. Kısa bir süre için bu kişilerle aynı ortamdayız; genellikle dua seminerleri düzenlemeyiz. Mümkün olduğunca çok insana yardım etmek amacıyla Tanrı’ya iman etmeleri için onları Tanrı’ya getirmeye çalışırız, öyle ki ihtiyaçlarını özellikle de şifa alanındaki ihtiyaçlarını alabilsinler.

Ancak sunduğumuz bu kısa giriş, iman ve dua hakkındaki son söz değildir. Ve eğer insanlar bunu son söz olarak değerlendirirse, hayal kırıklığına uğrarlar.

İman duasını onlarla birlikte biz de ettiğimiz için, bazı insanlar benim imanımdan dolayı iman ederler ve Tanrı’ya iman etmemiş olurlar. İman duasını onlar adına benim etmemi isterler. Bana dua talepleri ile gelirler. Elbette Kutsal Kitap birbirimiz için dua etmemiz gerektiğini öğretir, ayrıca Kutsal Kitap şefaat duasını da öğretir ancak herhangi bir durumda hangi duanın işe yarayacağını belirlemeye ihtiyacımız var.

Bir gün kilise toplantımızdan sonra bir kadın yanıma yaklaşıp şöyle dedi, “Hagin Kardeş, benim için dua etmenizi rica ediyorum.”

“Ne konuda?” diye sordum.

Şaşırmış gözlerle bana bakarak, “Söylemem gerekiyor mu?” diye sordu.

Ben de şu karşılığı verdim, “Bunu öğrenmeden dua etmeyeceğim çünkü siz bana söylemeden ne için dua ettiğimizi bilemem. Bilmediğim bir şeye inanamayacağım gibi onaylamam istenen şeyin ne olduğunu bilmeden de onaylayamam. Dua talebiniz nedir?”

Ağlamaya başladı. Şöyle karşılık verdi, “Hagin Kardeş, hayatın yükleri – hayatın kaygıları ve endişeleri – öğlesine ağır ki taşıyamıyorum. Tanrı şu iki şeyden birini yapsın diye dua etmenizi isteyecektim: Ya bu yüklerin yarısını üzerimden kaldırsın çünkü ancak yarısını taşıyabiliyorum, hepsini taşıyamıyorum ya da hepsini taşıyabilmem için bana lütfunu versin.”

Yüreğim ona acıdı. Ona en iyi şekilde yardım etmeye gayret ettim. Şöyle dedim, “Sevgili Kardeşim, iki şekilde de dua edemem. Bu şekilde dua etmem Kutsal Kitap’a uygun olmaz. Gördüğün gibi iman duası bu durumda işe yaramaz. Aslında bu durumda işe yarayacak tek bir tür dua vardır: adanma duası. Yanıtı şimdiden almış olmamız ne harika değil mi?”

Ürkmüş görünüyordu.

“Bu konuda paylaştığımız bir bilgi var” dedim. (Kutsal Kitap bilgisini kastediyordum.)

“Tanrı’nın Sözü’nün kaygılarımız, endişelerimiz ve dertlerimiz ile ilgili tam olarak ne yapmamız gerektiğini öğrettiğini biliyorsun” dedim.

Ona öncelikle belli bir tercümeden okudum, “1. Petrus 5:7’de şöyle yazılıdır” dedim, “Bütün kaygılarınızı O’na yükleyin, çünkü O sizi kayırır.” Ve sonra diğer tercümeyi de okudum, “Bütün kaygınızı[tüm endişelerinizi, tüm dertlerinizi, tüm sıkıntılarınızı bir kez ve tamamen]onun üzerine yükleyin, çünkü o sizi kayırır.”

Sonra ona şunu söyledim, “Bunu her gün yapmak zorunda değilsin. Bir kereliğine yaptın mı, tamamdır. O andan itibaren kaygısızsın.”

Yüzüme baktı ve “Yüreğin sert senin, yüreğin çok sert” dedi.

Mümkün olan tüm nezaketimi takınarak, “Sevgili Kardeşim” dedim, “Yüreğim sert değil. Kutsal Kitap’ı ben yazmadım! Bu sözler bana ait değil. Bu sözler Tanrı’ya ait ve Tanrı seni seviyor.”

“Evet” dedi, “ama ne için kaygılandığımı bilmiyorsun!

“Sevgili Kardeşim” dedim, “Elbette ne için kaygı çektiğini bilmiyorum ama Tanrı biliyor – O her şeyi bilir – ve “Bütün kaygınızı[tüm endişelerinizi, tüm dertlerinizi, tüm sıkıntılarınızı bir kez ve tamamen]onun üzerine yükleyin” diyen Tanrı’nın Sözü’dür.

“Yapamam” dedi.

“Yapabilirsin” dedim, “Tanrı adildir, şefkatlidir, iyidir ve senden yapamayacağın bir şeyi istemez.”

Kutsal Kitap’ta bu ayet ile karşılaşan herkes sevinir ve heyecanlanır ama bu kadın arkasını dönüp, “Kaygılanmaktan vazgeçemem” deyip gitti.

Kaynak: Kenneth E. Hagin 

 

 

Duaya Mı İhtiyacınız Var?

Buraya Tıklayın